8 Şubat 2012 Çarşamba

AĞLAYAN ATLAR SENFONİSİ


                                           
  
1. Yaklaşan         

Uygun adım yürüyüşlerle serpiştirilen çiçekler yok artık
Yolları baştan başa tay dorusuna boyanmış akşamlardan
Yağmur kulelerinden şehre ninni gibi sarkan kızlar yok
Kar geliyor dörtnala, tüm insanlar ürkekçe sinmiş
Gece yarısı neyi vuracağı belirsiz bir zangoç şaşkın
Kalakalıyor çocukların kaşlarına konan serçeler
Uğultu toprağın damarlarından süzülüp
Sokaklara taşıyor pür telaş


Döşeklerde sükuneti bozan depreşme başlıyor
Başlıyor suyu sızlatan sancı bileklerde
Limanlarda ölü martılar için yas bölükleri
Sancı yayılıyor ay ışığından
Yine de ,yine de meczuplar son martıyı alkışlıyorlar
Ölüm gelip konmasa da göğe doğrultulmuş
Bakirenin beyaz bileklerine.

Keman tellerindeki reçine kokusunu kim bilecek
Kim bilecek rüyanın hıçkırıkla kesilen tadını
Yahya’nın testereyle kesilen başını
Çiğ tanesinin heyacanını
Diyerek kayboluyor kör şarkıcının sesi

Dörtnala gelen kara sığınak yok
Biliyor bunu insanlar
Kanayan parmağın sızısını bilir gibi.

Kar geliyor ve yok kara karşı kalkan
Böyle bilmeli mi bunu
Yoksa yargıları yargılayan
Karar ağacının gölgesine mi gitmeli
Diyerek yaklaşıyor sıska kahinin sesi.

2- SANRI

Sesler arasında işkillenip kalmışım
Kahin mi kör şarkıcı mı
Gitmek mi kalmak mı
Bir an kabarıyor hafızam
Beynimin çeperlerini zorluyor
Mayalanıp taşan ışık.


3- KAHİNİN BULUTLARI  SEZMESİ

      Öğretmişlerdi ilkin kahine ateşi altına çevirme bilgisini
      Sözü söze eklerken buğuyu yitirmeme bilgisini
      Başakları tırpanlayan ateşin yakma bilgisini
      Kalmıştı bir gizli bilgi geriye
      Ne ki bilgi denmez buna
      Anlatılmaz  ayın soğuk tene ettiği.

    
     
Telaş sarmışken insanları şah damarlarından
Ne düşerdi Kahine
Karar ağacında sanırdı el uzatamadığı şey
Karar ağacı şehrin ve insanların
Caddelerin ve ışıkların
Ötesinde.
Ergen rüyalarının keskin köşelerinde
Günahların tütsülenip tütsülenip
Tanrı’ya satıldığı yerlerde
Kök salmakta idi.
Kökleri acı bir kavrayışla
Sararken dünyayı
Şeffaf damarları giderek kabarmakta
Ve ten kokusuna karışmakta idi.

Göz bebeklerine asılıp kaldı kahin öylece
Yutkundu ve yutkunmasından bir anlam kaldı geriye
Ağaç kaçırdı köklerini dünyadan
Anlaşılmadı bu insanlarca
Ufka dikilmiş bir çift açık göz kaldı şehrin meydanında
Açık göz ürküttü insanları
Ve kimse bakmadı şehrin göğüne..
Kahin öldü..

4-Kör Şarkıcının Kahine ağıtı

Hatırladı kör şarkıcı bunu
Kahinin kendisine son anlattığı şeyi
Beklemek ve beklenti
Uçuruma yuvarlana iki taş gibi belirdi ve kayboldu zihninde


Kahin bir dost değildi benim için
Ben sesler bilirim yalnız.
Buğuyu yitirmeden konuşmasını bilirdi
Bekledi ömrü boyunca
Ne ki hep tereddüt içinde
Çalıp çalmama konusunda kapıyı.
Bekleyerek ve beklenti içinde olmamak arasında
Yüzünde acı çizgiler
Ki ben onların sese kattığı buğuyu sezerim
Sonunda gözleri ufka bakar kaldı
Göz taşımanın bedeli bu olsa gerekti.
Diyerek yaklaştı kör şarkıcının sesi.


5- YAYA KALAN SÜVARİNİN ŞEHRE MÜJDESİDİR
                                                                        “İşbu vücut şehrine dalasım gelir
                                                                          içindeki sultanın yüzün göresim gelir”  YUNUS

Bir adam belli ki güneş görmeden günlerce
Korkuyu terk ettiği atın sağrısında unutarak
Nice telaşın terini çorak arklara akıtarak
Belirdi kuzey yönünden şehrin.

Belirdi şimşekler kuzey yönünden şehrin
Kapandı kapılar ve pencereler
Mühürlendi kaldırımlara bırakılan bakışlar
Tedirginlik gömleği çıkarıldı
Mahviyet hırkasını kuşandı insanlar…


Sezdi kör şarkıcı
Ve ona düştü yine müjde şarkısı

Müjde ey gözbebeklerini henüz bulandırmayanlar
Geldi Yağmur Ustası
Kılıç bilemeye
Bakış bilemeye
Korla kavrulan kalbi diriltmeye…





Mermerlerin yumuşak yüzünden akarken yağmur
Gözyaşı heybesini çıkarıp omzundan
Kahinin gözlerini yıkadı süvari
Kapandı kahinin gözleri
Açıldı tüm kapılar ve pencereler
Göğe salındı her bir baş
Gök açıldı.

6-KAHİNİN DEFNİ
                                   
Yağmur Ustası süvari terk ettiği atın terkisine alarak kahini
Şehri ve ülkeyi ve insanları çevreleyen
Kızıl çölün ufkuna bata çıka seyirtti gitti.
Gitti ve gelmedi.
Beklemek yakışmaz şimdi insanlara
Beklemek ölümün en sağaltıcı yüzü

7-KARIN GELİŞİ

Ne ki bilinmedi karın gelişi insanlarca
Gece yarılarını tırmıklayan bahçıvanlar
Yalnız onlar sezdi çan kulesinde
Niçin kör şarkıcının şarkı söylediğini.

“Kuleleri her sabah doğrultan benim
Benim doru taylara hafiflik bahşeden
Bilirim kalmaz ağırlaşan karda sesim
Gitti gelmez bu sesi bana nakşeden”

Kesildi ses son bir uğultuyla
Ve sokuldu uğultu geri toprağın koynuna
Nasıl kapanırsa bir deniz içine
Ve rüya kapanırsa açılmak için başka bir rüyaya.

Çan kulesi kapandı o gece
Buğuyu yitirdi insanlar
Geriye ne kahin kaldı ne şarkıcı.


8- RÜYA GÖREN ATIN AĞLAMAYA BAŞLAMASIDIR

Dedi ki yılkının en yılgını
İnsanları ve şehri ve ülkeyi çevreleyen arzın sakinleri
Koşmaktayız yıllardır
Yemin olsun yelelerime ki
Girip durmaktadır
Her gece rüyama ıslıktan bir şarkı
Kadife tüyünden ve şıradan bir şarkı


Ben şimdi gidip koşacağım o şarkının kıvrımlarında
Dediler ateş denizidir şarkının kıvrımları
Şarkının kıvrımlarında koşarken tutuşursun yelelerinden

Dedi yılkının en yılgını
“Yanmaktan usanmazam
 Pervane miyem bilmem
Hiç sonunu saymazam
Divane miyem bilmem ah..”

Sardı şaşkınlık bulutu tüm atları
Gözler mevzilerde, bulut yükte
Başladı gözyaşı hücumu

Çölün yeşerdiğini bildi de insanlar
Bilemediler atların ağlayarak göğe ağdığını…


9-  ATLARIN GÖRDÜĞÜ RÜYANIN TEVİLİDİR.
                                                                                  
                                                                                             “Öldüren,kelimelerdir.”  İncil
Beynimin çeperlerini zorlayan ışık saçıldı avuçlarımdan
Kapandı perde, film bitti
İnsanlar evlerine dağıldı
Sessiz ritmiyle gök  eleği yıldız elemeye başladı.

Senfoni dedim, masal oldu.
Çağırmadım kimseyi kendi masalını yıkmaya
Olmadım masal yıkıcılardan
Gördüm yalnızca onun ellerindeki
Yıldız tozunu.



Gökten gelen yıldız tozuyla işaretlendi
Benim için terk edilmezin kapısı
Ses sahibi kıldı beni
Ben kendi sesimin aksinde boğulacağım zannederken.
O söyledi bana kör şarkıcının kayıp şarkısını
Ondan öğrendim kahinin aradığı gizli bilgiyi.
Varsın yıldızımda şaki yazsın
Kapıyı terk etmezem gayrı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder