5 Şubat 2013 Salı

Bab'Aziz


Bu filmi Dücane Cündioğlu'nun tavsiyesi üzerine izlemeye karar verdim. Dücane'nin gazete yazıları bırakmasının ardından filmden çokca bahsedilmişti, bilenler bilir.

Filmin konusu hakkında spoiler vermeyeceğim. Sadece üzerimden bıraktıklarından kısaca bahsetmek istiyorum.

 Filmin yönetmeni batıda gittikçe vulgarize olan (sakallı vahşi terörist) müslüman imajına karşın, islamın başka bir yüzünü, sufileri anlatıyor. Daha doğrusu yaşlı bir dervişin çölde geçen ve ölüme giden yolculuğu. Tabii arada prensin hikayesi, dervişlerin çölde toplanması vs.

Film klasik bir kurgu üzerine inşa edilmemiş, sufi kültürüne, sufi klasik eserlerine çok fazla gönderme var. Masalsı bir hava içinde geçiyor diyebiliriz.

Film beni sınırda bıraktı, yani zaman zaman oryantalist bakış açısı ile abartılı sufi mistizmi ve gerçek sıradan sufiler in arasında sınırda bir yer. Ama kal olmayan hal olan (şapkalı a lar a dikkat) ı belki başka türlü anlatamayacaktı.

Kesinlikle izlenmeli diyeceğim bir yapıt. Hele filmin başındaki Şam Emeviye camii imamı Hamza Şakur'un enfes kıraati...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder