28 Şubat 2013 Perşembe

Tarık Tufan'ın "Ve Sen Kuş Olur Gidersin"'i üzerine


 Bu kitap Tarık Tufan'ın ilk okuduğum kitabı. Tarık Tufanı daha ziyade tv den tanıyorum. Naif bir insan. Kitap hakkında bir kaç kelam eylemek isterim.

 Bu kitabı Tarık Tufan'ın twitter hesabından duydum sanırım. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi, artık kitaplardan haberdar olma mecralarımız da değişmeye başladı. Kitabın muhteviyatından bihaber olarak biraz da yazarına duyduğum sempati nedeni ile aldım.

 Kitap ilk bölümünde bir deneme kitabı izlenimi veriyor. Sayfalarca süren monologlar. Sonra kahramanımız hikayesini anlatıyor anlatıcı. Naif bir hikaye. Kahramanın yürek ağrısını seziyorsunuz. Ama böyle çok incelikli, bol detaylı bir kurgu değil. Ama dediğim gibi naif bir hikaye, ve böyle hikayeler mükemmel matematik kurgularla yazılmıyor zaten. Okurken yer yer diyalogların gerçekçiliğine takılmadım değil. Ama hikayemiz diyaloglar üzerinden yürüyen bir hikaye değil. Bu sebeple çok sırıtmıyor, belki de yazarın bilinçli tercihi, belki de bizim dikkatimizi kitap boyunca sınırlı sayıdaki diyaloglar yerine kahramanın iç dünyasına çekmek istiyor.

Hikayenin başlarında, sanki yazarın kendi hayatından izler var gibi geldi. Sonra hikayenin tamamı anlatılınca kurgu olduğunu anladım, ama yine de yer yer kahramanın kalp sızısını fazlasıyla hissediyorsunuz, hikayede yazarın kendinden bir şeyler var.

Okuyacaklara spoiler vermemek için, değinmek istemiyorum ama hikayede atlanan yerler var. Kahramanın daha ergenlik çağında iken aşık olduğu komşusu Nazlı gibi. Nazlı evli biri.. Ama hikayenin devamında Lola çıkıyor karşımıza, ama o da evli.

 Ben bu kitabı çok iddialı bulmadım, yazarın da o maksatla kaleme almadığını düşünüyorum. Yani oylumlu bir hikaye yok karşımızda. Daha doğrusu hikayemidir romanmıdır, o da belirli bir kalıba sığacak türden değil. Kitabı bitirdiğinizde size kalan bir kalp sızısı. Okumaya değer mi, kesinlikle evet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder